![]() |
Tweet |
Dağ, “Bugün 52 bin TL’lik kurslara katılanların neredeyse tamamı belge alıyor, ama o belgenin hakkını verecek kaç kişi gerçekten çocuklara fayda sağlayabiliyor?” diyerek sistemin yeniden yapılandırılması çağrısında bulundu.
KURSLAR ÜCRETLE AÇILIYOR, KİMSE EĞİTİM YETERSİZLİĞİNDEN ELENMİYOR
Sadettin Dağ, UEFA lisanslı antrenörlük kurslarının belli kriterlere göre başvuruya açık olduğunu ancak uygulamada denetim ve yeterlilik testlerinin zayıf kaldığını ifade etti:
“Kursa başvuran herkes, profesyonel futbol geçmişi, eğitim durumu gibi katsayılara göre sıralanıyor. Ancak asıl sorun kurs başladıktan sonra ortaya çıkıyor. 30 kişilik bir kurs açılıyor ama hiç kimse başarısız olduğu için elenmiyor. Böyle bir eğitim olabilir mi?”
“İYİ FUTBOLCU OLMAK, İYİ EĞİTİMCİ OLMAK DEMEK DEĞİLDİR”
Antrenörlüğün pedagojik yönüne dikkat çeken Dağ, sadece spor bilgisinin değil, çocuk gelişimi, iletişim, beslenme, takım ruhu oluşturma gibi çok yönlü alanlarda da donanım gerektiğini vurguladı:
“Futbolculuk kariyeri güçlü olabilir ama bir insana öğretmek, onu eğitmek başka bir iştir. Çocuklara ilk adımlarında rehberlik edecek kişilerin çok iyi seçilmesi gerekir. Aksi takdirde yanlış verilen temel, yıllar sonra bile telafi edilemez. 13 yaşında yanlış yönlendirilen çocuk, 14’ünde telafi edilemez.”
“DEVLETİN BU KONUDA DOĞRUDAN SORUMLULUĞU VAR”
Dağ, antrenörlerin yalnızca kulüp bazlı değil, Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde istihdam edilerek devlet güvencesiyle ve denetimiyle sürece dahil edilmesi gerektiğini savundu:
“Ben kulüplere ‘hadi hocayı bulun’ demek yerine, bakanlığın yetenek taramaları sonrası belirlediği çocukları, devletin istihdam ettiği profesyonel antrenörlerle buluşturmasını daha doğru buluyorum. Bu noktada sadece teknik direktör değil, mentör, diyetisyen, spor psikoloğu gibi destek birimleri de düşünülmeli.”
“ANCAK BU ŞEKİLDE BİR BARCELONA DÜZENİ YAKALAYABİLİRİZ”
Sadettin Dağ açıklamasını şu çarpıcı örnekle sonlandırdı:
“Geçen gün Barcelona–Inter maçını izledim. Her oyuncu nerede duracağını, ne yapacağını bilen bir düzende oynuyor. Çünkü o sistemin temeli doğru eğitmenlerle atılmış. Biz de ancak çocuklarımızı gerçek eğitmenlerle buluşturursak, benzer bir düzeni Türkiye’ye getirebiliriz. Yoksa belgeyle sistem olmaz.”