Tweet |
"EGE’DEN AKDENİZ’E UMUT TÜKENİYOR, HÜKÜMET SEYREDİYOR"
Işıkbay, 22.104 TL olarak belirlenen rakamın, mutfak masrafları ve faturalarla daha vatandaşın cebine girmeden buharlaştığını ifade ederek, "Mersin gibi hem tarımın hem ticaretin merkezi olan bir şehirde bile insanlar çaresizlik içinde yaşıyorsa, bu politikaların halkın faydasına olmadığını söylüyoruz. İnsanlar artık yalnızca geçinmiyor, yaşamaktan vazgeçiyor" dedi.
"BU ÜCRETİN GERÇEKLERLE UZAKTAN YAKINDAN İLGİSİ YOK"
Taner Işıkbay, belirlenen asgari ücretin Türkiye’nin gerçeklerini yansıtmadığını ve sadece kağıt üzerinde bir çözüm gibi gösterildiğini belirterek şunları söyledi:
"Bu maaş, vatandaşın günlük yaşamındaki gerçeklerle örtüşmüyor. Market raflarında bir litre süt, bir litre yağ almayı bile düşünmekten korkan insanlara, kağıt üzerinde %30’luk bir zam vermiş olmak neyi değiştirecek? Halkın alım gücü gün geçtikçe azalıyor, bu zamlarla insanlara refah değil, yalancı bir teselli sunuyorsunuz. Size soruyorum: Mersin gibi bereketli topraklarıyla bilinen bir şehirde bile insanlar borç içinde kıvranıyorsa, bu ülkenin genelinde durum nasıldır?"
"MAAŞ DEĞİL BORÇ ARTIYOR, BU İNSANLAR NE YAPSIN?"
Mersin özelinde de durumun kritik bir noktada olduğunu belirten Işıkbay, hem işsizliğin hem de yüksek yaşam maliyetlerinin vatandaşları köşeye sıkıştırdığını dile getirdi:
"Mersin’de geniş bir kesim asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Ama gerçekte bu maaşla ev kirasını ödeyen bir ailenin mutfak masrafına gücü yetmiyor, çocuğunun eğitim harcamalarına ise hiç yetmiyor. Faturalar, kira, giderler derken borç hep daha fazla artıyor. Siz maaş artışı yaptığınızı söylüyorsunuz, ama asıl artan vatandaşın borçları oluyor. Bu insanlar ne yapsın, nasıl yaşasın? Böyle bir sistemde ümit olabilir mi?"
"TİCARETE CAN VEREN ŞEHİRLERDE BİLE CAN ÇEKİŞİYORUZ"
Işıkbay, özellikle Mersin gibi bir ticaret ve tarım şehri olan bölgelerde ekonominin durma noktasına geldiğini ifade etti. Hem üretimin hem de ticaretin desteklenmesi gerektiğine vurgu yaparak şu açıklamalarda bulundu:
"Mersin, Türkiye’nin en önemli liman kentlerinden biri. Ticaretteki bu potansiyeli ve tarımsal üretim gücünü göz önünde bulundurduğunuzda burada yaşayanların çok daha rahat ve refah içinde olması gerekmez miydi? Ama hayır! Tarlasına gübre alamayan çiftçi, yükünü limana götüremeyen kamyoncu, dükkanını döndüremeyen esnaf yaratmış bir ekonomik sistem var karşımızda. Ellerindeki imkanlarla ticarete, üretime can veren şehirlerde bile halk can çekişiyorsa bu düzen değişmelidir."
"GENÇLERİN UMUTSUZLUĞU EN BÜYÜK TEHDİTTİR"
Genç işsizliğin Mersin’de ciddi bir sorun olduğuna dikkat çeken Işıkbay, açıklamalarına şöyle devam etti:
"Yüzlerce gencimiz her gün iş için kapı kapı dolaşıyor, ama maalesef kazanabilecekleri maaşlarla bir gelecek kurmaları mümkün değil. İş bulanların kazandıkları, bir odalı ev kirasını bile karşılayamaz hale geldi. Bu durumda gençlerimiz ya başka ülkelere umutlarını bağlayarak göç planları yapıyor ya da yaşadıkları şehirde bir köre saplanmış gibi hissediyor. Bu umutsuzluk en büyük tehdit değil midir? Geleceğimizin teminatı dediğimiz gençlere daha iyi bir Türkiye vadedememek hepimizin sorumluluğu olmalı."
"ÇÖZÜM ÜRETEN, ADALETLİ VE ŞEFFAF BİR YÖNETİM ŞARTTIR"
Işıkbay, DEVA Partisi’nin çözüm odaklı ve halkı önceleyen yönetim anlayışıyla vatandaşın yanında olduğunu hatırlatarak, Türkiye’nin ekonomik sorunlarını çözebilecek net ilkelere sahip olduklarının altını çizdi:
"Biz ‘Bu sistemin şikayetçisi olmaktan öte, çözüm öneren bir partiyiz’ diyoruz. Halkı borçlandıran değil, borçlarını hafifleten bir ekonomi politikası yürütülmek zorundadır. Çiftçinin tarlasını işleyebildiği, esnafın kepengini korkmadan açabildiği, gençlerin kazandığı para ile hayaller kurabildiği adaletli bir ekonomik ve sosyal düzen mümkündür. Bunun için önce halkın sesine kulak veren, adil ve şeffaf bir yönetim anlayışı tesis edilmelidir."
"UMUTSUZLUĞU TARİHE GÖMECEĞİZ"
Son olarak Mersin halkına seslenen Taner Işıkbay, DEVA Partisi olarak gelecek için umut dolu bir Türkiye inşası için mücadele ettiklerini dile getirdi:
"Halkımız şunu bilsin: Bu kötü düzene mahkûm bırakılmadık. Birlikte değişecek ve değiştireceğiz. Umutlarımızı borçlara veya hayal kırıklıklarına teslim etmiyoruz, bunu tarihe gömeceğiz. Hep birlikte daha refah, daha özgür ve geleceği parlak bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Mersin’in bereketi, bu ülkenin geleceğine ışık tutacak. Ayrıcalıklı bir azınlığın değil, tüm halkın hakkını aldığı bir düzen kuracağız."