|
Tweet |
“KOMİSYONLAR ŞEKİLDE DEĞİL, İÇERİKTE SAĞLAM OLMALIDIR”
Biçer, TBMM çatısı altında oluşturulması planlanan komisyonların göstermelik değil, kapsayıcı ve işlevsel yapılara sahip olması gerektiğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Her partiden bir temsilci alıp, yüzde 51’i iktidar denetimine bırakmak, ne istişareye ne de toplumsal uzlaşıya hizmet eder. Sayısal üstünlük hedeflenerek oluşturulan bir yapı, en baştan güven kaybına yol açar. Önemli olan, temsil kabiliyeti yüksek ama aynı zamanda karşılıklı fikir alışverişine imkân sağlayacak ölçüde verimli bir komisyon kurmaktır.”
“SİVİL AKTÖRLERİN KATILIMI YOL GÖSTERİCİ OLACAKTIR”
Sürecin yalnızca Meclis zemininde yürütülmesinin yetersiz olacağını belirten Biçer, sivil toplum kuruluşları ve konuya uzmanlıkla yaklaşan kişi ve kurumların da sürece entegre edilmesi gerektiğini ifade etti:
“Bu ülkede yıllardır toplumsal barış, hukuk ve demokrasi alanında derinlemesine çalışan uzmanlar, akademisyenler ve sivil toplum temsilcileri vardır. Bu aktörlerin katkısı olmadan yalnızca siyasi iradeyle yürütülen süreçler kalıcı neticeler doğurmaz. Herkesi dinleyen, şeffaf ve açık bir istişare ortamı oluşturulmalıdır.”
“CUMHURBAŞKANI SÜRECİ SAHİPLENMEKTEN KAÇMAMALIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın süreci net biçimde sahiplenmesi gerektiğini vurgulayan Biçer, şu ifadeleri kullandı:
“Eğer yürütülen süreç doğru ise, bunun arkasında durmak da yürütmenin başı olarak Sayın Cumhurbaşkanı’nın sorumluluğudur. Başarılı olursa 'ben yaptım', başarısız olursa 'bu onların işi' anlayışı, devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz. Muhalefeti bilgilendirmekten ve sürece ortak etmekten kaçınmak, siyasi etikle de bağdaşmaz. Bu mesele, Türkiye’nin ortak geleceğini ilgilendiren bir meseledir. Dolayısıyla, toplumsal güven ve siyasi meşruiyet adına, iktidar kanadı artık açık, yapıcı ve kapsayıcı bir yöntem benimsemelidir.”
Biçer, DEVA Partisi olarak sürecin her aşamasında demokratik değerlere ve toplumsal barışa dayalı bir yaklaşımı savunmaya devam edeceklerini ifade etti.
