![]() |
Tweet |
Manisa'da gerçekleştirdikleri saha ziyaretlerinde, birçok hanede bayramın yalnızca takvimde kaldığını gözlemlediklerini aktaran Görmez, şunları söyledi:
“Yoksulluk artık hanelerin temel gündem maddesi haline geldi. Bayram alışverişi, kurban kesimi ya da çocuklara harçlık gibi geleneksel semboller, yerini borç hesaplarına ve ertelenmiş ihtiyaçlara bıraktı. Asgari ücretli bir çalışan, dört kişilik ailesini sağlıklı şekilde besleyemiyor. En düşük emekli maaşıyla ay sonunu getirmek ise mümkün değil.”
"Enflasyonun Gerçek Bedelini Halk Ödüyor"
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı resmi verilerle halkın pazarda yaşadığı gerçekler arasındaki uçuruma dikkat çeken Gökhan Görmez, ekonomi yönetiminin güven sorunu yaşadığını şu sözlerle ifade etti:
“TÜİK’in enflasyon rakamlarıyla halkın yaşadığı hayat arasında devasa bir makas var. Gıda, ulaşım, kiralar ve temel tüketim maddelerinde aylardır süren fiyat artışları, vatandaşın alım gücünü yerle bir etti. Hükümet hâlâ iyimser açıklamalarla günü kurtarma derdindeyken, halkın sofrasındaki yangın büyüyor.”
"Ara Zam, Krizin Telafisi Değil, Adaletin Gereğidir"
Temmuz ayında yapılması beklenen ara zamma ilişkin belirsizliğin toplumda tedirginliğe neden olduğunu belirten Görmez, şu değerlendirmede bulundu:
“Geçtiğimiz yıllarda bile, enflasyon bu kadar yüksek değilken, ara zamlar gündeme gelirken; şimdi suskunlukla geçiştirilmeye çalışılması kabul edilemez. Ara zam bir lütuf değil, gecikmiş bir sosyal sorumluluktur. Hükümetin bu konuda net adım atmaması, dar gelirli vatandaşların daha da ezilmesine neden olacaktır.”
"DEVA Partisi'nin Ekonomi Politikaları Hazır"
Türkiye’nin uzun vadeli kalkınması için kapsamlı bir ekonomik reform programına ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Görmez, DEVA Partisi'nin bu doğrultuda hazır olduğunu belirtti:
“Bireysel zenginlik değil, toplumsal refah önceliğimizdir. Enflasyonu sadece faiz politikalarıyla değil, üretim ve mali disiplin dengesiyle kalıcı olarak kontrol altına alacak planlarımız hazır. Gelir dağılımında adaletin tesis edildiği, vatandaşın yarınına güvenle bakabildiği bir Türkiye mümkündür.”