![]() |
Tweet |
Karaman, savunmanın içeriğini değerlendirirken Özdağ’ın sadece hukuk önünde değil, tarih önünde de konuştuğunun altını çizdi:
“Sayın Özdağ, o salonda yalnızca kendisini savunmadı; Türk milletinin egemenlik hakkını, sınır güvenliğini, anayasal kimliğini savundu. Bu metin, bir bireyin değil; susturulmak istenen bir halkın vicdanıdır. Kalemle yazılmış ama milletin yüreğinden çıkmış bir metindir bu.”
“Rize’nin Karadeniz Sertliğiyle, Milletin Vicdanı Buluşmuştur”
Rize’nin hem coğrafi hem de karakter bakımından mücadeleyle yoğrulmuş bir şehir olduğunu vurgulayan Karaman, şöyle konuştu:
“Biz Rizeliyiz. Eğilmedik, geri durmadık, susmadık. Bugün bu direnci Sayın Özdağ’da görüyoruz. Onun duruşu, Karadeniz’in yalçın kayaları gibi sağlam; Rize halkının iradesi gibi nettir. Ne baskı, ne dava ne de propaganda bu hakikati değiştirebilir.”
Karaman, mahkeme sürecinin özünde bir yargılama değil, bir siyasi ayıklama ve sindirme operasyonu olduğuna işaret ederek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bu dava, hukuki olmaktan çok siyasi bir mesajdır. Mesaj şudur: ‘Milli kimliğini savunursan hedef olursun.’ Ama biz buradayız. Bu milletin kimliği, anayasa metinlerinde değil, bin yıllık tarihinin direncinde yazılıdır. Ve o kimliği ne yargı, ne tehdit silemez.”
“Bugün Duruşma, Yarın Duruştur”
Açıklamasının sonunda Hüseyin Karaman, tüm teşkilatları ve kamuoyunu bu hakikat karşısında taraf olmaya davet etti:
“Silivri’de bir duruşma vardı. Ama biz ona bir duruş diyoruz. Sayın Özdağ’ın sözleri bizim susan değil, konuşan tarafımızdır. Rize’den sesleniyoruz: Bu ülke Türk milletinindir. Egemenlik, sokakta kaybolmaz; sahipsiz bırakılmaz. Zafer Partisi olarak bu davanın değil, bu milletin tarafındayız.”