![]() |
Tweet |
Muhammed Fatih Tiryaki, açıklamasında gazetecilerin mesleki sorumluluklarını yerine getirdiği için hedef haline getirilmesini eleştirdi:
“Bugün ülkemizde, gazetecilik yapmak ne yazık ki yargılanma gerekçesi sayılabiliyor. Oysa basın, halk adına iktidarları denetleyen anayasal bir güçtür. Basını susturarak, hakikati saklayamazsınız. Haber yapan cezalandırılırsa, yalan konuşan ödüllendirilmiş olur.”
“BİNGÖL’DE GERÇEKLERİ DUYURAN YEREL BASIN, YAŞATILMALI”
Tiryaki, açıklamasında yerel basının içinde bulunduğu ekonomik baskılara da dikkat çekti.
“Bingöl gibi illerde yerel basın; sadece habercilik değil, aynı zamanda toplumsal bilinç ve birlik sağlama işlevi görür. Ancak reklam ve ilan kaynaklarının siyasi gerekçelerle kısıtlandığı, eleştirel duruş sergileyen gazetecilerin dışlandığı bir ortamda yerel medya ayakta kalamaz. Bu da yerelin sesinin tamamen kesilmesi anlamına gelir.”
“YANDAŞLIK ÖDÜLLENDİRİLİYOR, TARAFSIZLIK CEZALANDIRILIYOR”
Açıklamasının devamında, tarafsız ve eleştirel medyanın sistemli biçimde dışlandığını ifade eden Tiryaki şunları söyledi:
“Bugün medyada ödüllendirilen şey habercilik değil, biat kültürüdür. Gazetecilerden taraf olmaları, belli çizgilerin dışına çıkmamaları bekleniyor. Oysa basının görevi iktidar adına değil, halk adına konuşmaktır. Basın mensubu bir siyasi kimliğin değil, toplumsal vicdanın temsilcisidir.”
“FİKİR HÜRRİYETİNE KELEPÇE VURULAMAZ”
Muhammed Fatih Tiryaki, Türkiye’de ifade özgürlüğü alanında yaşanan gerilemelere de değinerek, “Fikir özgürlüğüne kelepçe vurmak isteyenler, bu milletin ufkunu karartmak isteyenlerdir. Farklı düşünceler bu ülkenin zenginliğidir. Her eleştiri bir tehdit değil, bir uyarıdır. Özgür bir toplum, ancak özgür fikirlerle var olabilir. Basın bu özgürlüğün taşıyıcısıdır” dedi.
“TOPLUMUN HAFIZASI OLAN GAZETECİLERİ SELAMLIYORUZ”
Tiryaki, açıklamasının sonunda mesleğini onurla ve dürüstlükle sürdüren tüm basın mensuplarına teşekkür ederek sözlerini şöyle tamamladı:
“Bugün kalemini satmayan, gerçeği çarpıtmadan aktaran, toplumu manipüle etmeyen her gazeteciye minnettarız. 3 Mayıs, yalnızca bir sembol değil; bir mücadele günüdür. Saadet Partisi olarak biz, susturulmak istenen her doğru sözün arkasında durmaya, hakikati savunan her basın emekçisinin yanında olmaya devam edeceğiz.”