![]() |
Tweet |
SULAMADA ZORUNLU DÖNÜŞÜM KAÇINILMAZ
Yılmaz, özellikle küçük ölçekli çiftçilerin modern sulama sistemlerine ulaşmakta ciddi zorluklar yaşadığını, damlama sulama sistemlerinin artık bir tercih değil, zorunlu bir uygulama olarak kabul edilmesi gerektiğini dile getirdi. Finansal desteklerin kâğıt üzerinde kaldığını, bürokratik engellerin üreticiyle devlet arasındaki bağı kopardığını vurgulayan Yılmaz, çözümün ayni destek modelinden geçtiğini ifade etti. Bu modelle, sulama ekipmanlarının doğrudan üreticiye teslim edilmesi gerektiğini ve sürecin kamu denetimi altında yönetilmesinin çiftçiye güven, hazineye ise tasarruf sağlayacağını söyledi.
VERİMLİLİK ARTTIRILMADAN SU TASARRUFU MÜMKÜN DEĞİL
Türkiye’nin tarımda su verimliliğinin dünya ortalamasının altında seyrettiğini hatırlatan Tekin Yılmaz, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu belirtti. Geleneksel sulama yöntemlerinin hem kaynak israfına hem de toprak yorgunluğuna neden olduğunu ifade eden Yılmaz, damlama sistemleriyle hem üretimin artacağını hem de aynı miktarda ürünün çok daha az suyla yetiştirilebileceğini vurguladı. Bu yöntemle elde edilecek %40’a varan su tasarrufunun, sanayi ve kent yaşamı için stratejik bir değer taşıdığını belirtti.
ÜRÜN DESENİNDE PLANLAMA VE ALIM GARANTİSİ ŞART
Kuraklıkla mücadelede yalnızca su yönetiminin değil, ürün planlamasının da hayati önem taşıdığını kaydeden Yılmaz, özellikle İstanbul çevresindeki üretim alanlarında az su tüketen ürünlerin teşvik edilmesi gerektiğini dile getirdi. Bu ürünlere yönelik devlet güvenceli alım garantilerinin getirilmesi gerektiğini savunan Yılmaz, sözleşmeli üretim modeliyle çiftçinin hem planlı üretim yapabileceğini hem de pazar kaygısı taşımadan üretime devam edebileceğini belirtti.
SULAMA BİRLİKLERİ ETKİN VE HESAP VEREBİLİR OLMALI
Açıklamasında sulama birliklerinin mevcut yapısını da eleştiren Tekin Yılmaz, bu kurumların yalnızca su dağıtan değil, aynı zamanda strateji belirleyen, veri üreten ve kamuoyuna hesap veren şeffaf yapılar hâline getirilmesi gerektiğini söyledi. Ürün bazlı su planlamalarının yerel düzeyde yapılması gerektiğini ifade eden Yılmaz, suyun bir kaynaktan çok, bir karar konusu olduğunu vurguladı.
Basın açıklamasını tamamlayan Yılmaz, Anahtar Parti’nin felaket senaryoları üzerine konuşmak yerine uygulanabilir ve organize çözümler sunduğunu belirterek, “Suskun siyaset bu ülkenin tarlasını da sofrasını da kurutuyor. Biz toprağa suyu değil, yönetime iradeyi taşıma derdindeyiz. Çünkü artık çözüm üretmeyen siyaset, çiftçiye yük olmaktan öteye geçemiyor” ifadelerini kullandı.