Bugun...

Bu Anlatılan Senin Hikâyendir

 Tarih: 21-06-2025 22:15:00
Karaca Bozgeyik

Adı Oğuz Öğretmendi.

Köy ilkokulunda okula başlayanlar iyi bilir; köye gelen ilk yabancılardan biridir öğretmen. Başka bir memleketten gelir, başka bir hayata aittir, anlatacak bambaşka hikâyeleri vardır.

 

Bir köy öğretmeninin değeri ve etkisi, hem köy çocukları hem de köyde yaşayanlar için büyük bir dönüştürücü güçtür. Dünya büyük bir “köymüş” meğer. Oysa bir köy çocuğu için içinde yaşadığı köy zaten bir dünyadır.

 

İşte Oğuz Öğretmen, bir gün adeta bir göktaşı gibi bizim köyümüze düştü. Gaziantep’in Kalealtı’ndan, Tabakhane semtinde yetişmiş, “Çerçöp Kahvehanesi” müdavimi ilkokul öğretmenim…

 

O küçük “köy dünyasını”, bir çocuğun zihninde parçalayıp yeni ufuklar açanlardan biridir Oğuz Öğretmen.

 

Peki, bunu nasıl mı yapardı?

 

Beni karşısına alır, şöyle derdi:

“Diyalektik Karaca, diyalektik… Öğrenmelisin!”

Henüz 10 yaşındayım daha…

 

— Diyalektik ne demek, Öğretmenim?

— Sorgulamak, düşünmek, sürekli değişmek ve yenilenmek demektir. Dünyayı sorgula, araştır, bil, bul… Hayat sürekli hareket eder, durmadan yenilenir. Bu devinimin içinde “yenilmemek” için, senin gibi düşünen birilerini bulup yan yana durmalı, örgütlenmelisin.

 

“Hayal kur Karaca, hayal kur!”

Hayaller, idealler, ilkeler bir nehir gibidir; insanın zihninde akarlar. O zihin, dökülecek bir deniz, bir okyanus arar.

 

Yunan düşünür Herakleitos’un dediği gibi:

“Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.”

Ve Nazım Hikmet de sormuş:

“Heraklit! Heraklit!

Akar suya kabil mi vurmak kilit?”

 

Oğuz Öğretmen akıllı telefonları görmedi.

WhatsApp’ı, Facebook’u, X hesaplarını bilmedi.

Ama şunu çok iyi biliyordu:

Bu dünya yavaş da olsa dönüyor.

Bu devran durmaz, döner!

 

İsimler değişse de hikâyeler hep aynı.

Hayatlar üzerinden birileri hesap yapıyor.

 

Biz her gün bu devranı döndürmek için işe gidiyoruz, iş arıyoruz, işsiz kalıyoruz… Seçim zamanı oy kullanıyoruz. Gerekirse evimizin salonunda otururken başımıza füze düşüyor, ölüyoruz.

Burası bazen Tahran olur, bazen Tel Aviv, Bağdat ya da Halep…

 

Neden?

Çünkü “Dünyanın Efendileri” böyle istiyor.

 

Yazının başlığı, şair Horatius’tan:

“Ne gülüyorsun:

İsimleri değiştir, anlatılan senin hikâyendir.”

 

Hepimizin ayrı ayrı hikâyesi var. Ama yaşadıklarımızı anlatsak, birbirine ne kadar da benzer…

 

Hey gidi Oğuz Öğretmen…

Diyalektik öğrenmemi istemeyecektin, hayatı sorgulamayacaktım hiç!

 

O zaman da Sokrates’in sözüyle bitirelim:

“Sorgulanmamış hayat, yaşamaya değmez.”

 
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLANAN HABERLER
  • SON YORUMLANAN VİDEOLAR
YUKARI