|
Tweet |
“FUTBOL BİR OYUNDAN FAZLASIYSA, ONU BU KADAR BASİT YÖNETEMEZSİNİZ”
Vural, futbolun yöneticiler tarafından teknik bir detay gibi ele alınmasına sert tepki göstererek, “Bu kadar önemli sosyal bir olayı bu kadar kötü, bu kadar baştan savma yönetemezsiniz. Bu sistem 50 yıl böyle gider ama bir gün çarpar. Ya bu iş adam gibi yapılır, ya da büyük kayıplar olur” uyarısında bulundu.
“DÜNYA ÜÇÜNCÜLÜĞÜNDE HALK NEYİ KUTLADIYSA ONU ANLAMAK LAZIM”
2002 Dünya Kupası’nda Türkiye’nin üçüncülüğünü anımsatan Vural, Kore dönüşünde yaşananları şöyle aktardı:
“Yeşilköy’e indiğimizde uçağımıza savaş uçakları eşlik etti. Pilotlar telsizden bağlandı ve ‘Kahramanlar, ülkenize hoş geldiniz’ dediler. Taksim’e vardığımızda milyonlar sokaklardaydı. Yan yana başı örtülü kadın da vardı, mini etekli de, Türk de, Kürt de, Ermeni de, Boşnak da... Hepsi birlikte ‘kırmızı’ deyip ‘beyaz’ diye bağırıyordu. Bunu ne siyaset, ne din, ne ideoloji yapabilir. Bu sadece futbolun gücüdür.”
“YAPISIZLIK, GELENEK DİYE DİYE MEŞRULAŞTIRILAMAZ”
Vural, Türkiye’de sıkça dile getirilen “futbolun bir yapısı var” sözlerine de sert çıktı:
“Ortada bir yapı yok, yapısızlık var. Eğer bir sistem varsa ve herkes sorun yaşıyorsa, o sistemin adı krizdir. Bu organizasyon futbolu değil, bunalımı yönetiyor. Bu kadar yeteneğin olduğu bir ülkede başarı gelmiyorsa, sorun insanlarda değil sistemdedir.”
“FENERBAHÇE MAÇINDA AĞLAYAN 11 YAŞINDAKİ ÇOCUK BİZE NE ANLATIYOR?”
Vural, futbolun toplum üzerindeki etkisini anlatırken yaşadığı bir sahneyi paylaştı:
“Bir çocuk, ‘11 yaşındayım, hiç şampiyonluk görmedim’ diye ağlıyordu. Bu kadar genç yaşta futbolun bir umut haline gelmesi, bu sporun ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Futbol, insan psikolojisini dengeleyen bir mekanizma. Bunu yönetenlerin bu bilinçle hareket etmesi gerekiyor.”
Yılmaz Vural’ın bu sözleri yalnızca bir teknik direktörün değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşüm talep eden bir vatandaşın çığlığı olarak yankılandı.
“Bu oyunu iyi yönetin; çünkü bu oyunun içinde bir ülkenin birliği var” mesajı, tüm spor camiası ve karar vericiler için ciddi bir uyarı niteliği taşıyor.
