![]() |
Tweet |
“SU YERALTI BARAJLARINDA STOKLANIYOR”
Önder, Türkiye’nin dört bir yanında yapılan yeraltı barajlarının amacının vatandaş için değil, özel enerji ve maden projeleri için olduğunu söyledi:
“Yerüstü barajlar dolmuyor diyorsunuz ama yeni yeraltı barajları inşa ediyorsunuz. Neden? Çünkü o sular halk için değil, maden ocakları, enerji sistemleri ve özel şirketler için stoklanıyor. Türkiye’de su hâlâ var. Ancak bu su halkın değil, özel sektörün kontrolünde.”
“SUYLA BİRLİKTE ENERJİ VE GIDA DA KONTROL ALTINA ALINIYOR”
Enerji üretiminin yüzde 70’inin sudan elde edildiğine dikkat çeken Önder, suyun kontrolünün doğrudan enerji ve gıdayı da etkilediğini vurguladı:
“Su yok denilerek elektrik üretimi kısıtlanacak, madenler durdurulacak, gıda üretimi aksayacak. Çünkü gıdayı da enerjiyi de besleyen su. Fosil yakıtları kaldırıyoruz diyorsunuz, petrol yasaklanıyor diyorsunuz, peki elektriği nasıl üreteceksiniz? İnsanlara nasıl enerji vereceksiniz? Bu bir küresel planın parçasıdır.”
“ÖZEL ŞİRKETLER HALKI TEHDİT EDEBİLİYOR”
Önder, özelleştirilen su ve enerji firmalarının Türkiye’de resmi kurumlara bile şantaj yaptığını söyledi:
“Bir firma açıkça ‘Eğer bize maden sahası izni vermezseniz suyu ve elektriği keseriz’ dedi. Düşünün, özelleştirilen su ve elektrik şirketleri, gerektiğinde halkı susuz, karanlıkta bırakabilecek kadar güçlü. İşte bu tehlikenin adı sadece ‘su krizi’ değildir; bu, aynı anda enerji ve gıda krizidir.”
“YAPAY ZEKA SİSTEMLERİ BİLE SUYU TÜKETİYOR”
Su krizinin sadece içme suyu değil, teknolojik süreçler açısından da büyük bir tehlike olduğuna işaret eden Önder, “Bugün yapay zekâ sistemleri dahi veri temizliği için tonlarca su harcıyor. Dolayısıyla suya erişimin kısıtlanması, sadece halkın musluğunu kesmek değil; aynı zamanda enerji üretimini, gıda arzını ve teknolojiyi felç etmek anlamına geliyor” dedi.