![]() |
Tweet |
Başkan Arslanboğa, sözde “iklim hassasiyeti” söylemleriyle ambalajlanan bu yasanın Türkiye’nin üreticisini, sanayicisini ve çiftçisini zor durumda bırakacağını ifade ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu kanun, karbon ayak izi ve emisyon gibi kavramlar üzerinden yerli üreticimizi küresel tekellere boyun eğmeye zorlayacak. Sanayi ve tarım sektörümüz daha fazla denetime ve cezaya açık hâle getiriliyor. Yerli ve milli üretim yapmak isteyen herkes bu sistemle baskı altına alınacak.”
KÜRESEL PLANLARIN YASASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZİklim Kanunu’nun Türkiye’nin ihtiyaçları yerine, dış kaynaklı iklim dayatmaları doğrultusunda hazırlandığını vurgulayan Arslanboğa, şu ifadeleri kullandı:
“Bu kanun, Birleşmiş Milletler ve AB merkezli iklim politikalarının bir kopyasıdır. Gelişmiş ülkeler kendi doğasını sanayiyle tahrip ederken, şimdi bizim gibi gelişmekte olan ülkelerden ‘temiz üretim’ adı altında üretim kısıtlaması istiyorlar. Bu çifte standarttır. Bize düşen, kendi çevremizi korurken üretimden ve kalkınmadan vazgeçmemektir.”
TARIMDAN SANAYİYE KADAR HERKES ZARAR GÖRECEKİklim Kanunu ile birlikte uygulanacak yeni yükümlülüklerin küçük çiftçiyi, KOBİ’leri ve kooperatifleri ciddi anlamda etkileyeceğini vurgulayan Arslanboğa şöyle devam etti:
“Küçük esnaf, çiftçi, üretici önünü göremez hâle gelecek. Emisyon izni, çevre sertifikası gibi prosedürler maliyet yükünü artıracak, üreticiyle devletin arasına danışmanlık şirketleri ve yabancı fonlar girecek. Bu Türkiye’nin değil, küresel kartellerin menfaatidir.”
YENİDEN REFAH OLARAK UYARIYORUZ: BU YASA GERİ ÇEKİLMELİDİRArslanboğa, açıklamasının sonunda bu yasanın uygulanması hâlinde Türkiye’nin tarımda, sanayide ve enerjide dışa bağımlılığının artacağını vurgulayarak şunları söyledi:
“Yeniden Refah Partisi olarak bu yasanın karşısındayız. Çevreyi korumak elbette görevimizdir ama bu kanun çevreyi değil, çıkar çevrelerini koruyor. Gerekirse milletimizin önüne sandık gelir gelmez bu kanunu kaldıracağız. Türkiye’nin geleceğini dış dayatmalar değil, kendi iradesi belirlemelidir.”