|
Tweet |
Tekin, insan haklarının yalnızca ifade özgürlüğü veya hukukun üstünlüğüyle sınırlı görülmemesi gerektiğini vurgulayarak, “İnsanca yaşam hakkı; adil gelir dağılımı, güvenli çalışma koşulları, erişilebilir eğitim ve sağlık hizmetleri gibi ekonomik ve sosyal haklarla birlikte anlam kazanır. Bugün milyonlarca vatandaşımız geçim mücadelesi verirken hazırlanan bütçenin bu gerçeklikten kopuk oluşu, hak ihlallerinin ekonomik boyutunu daha da büyütmektedir” dedi.
Bütçe tercihlerinin toplumun en kırılgan kesimlerini desteklemek yerine yükü artırdığını söyleyen Tekin, ekonomik adaletsizliğin aynı zamanda fırsat eşitsizliği ürettiğini belirtti. “Ekonomik güvencesi olmayan bir bireyin ifade özgürlüğünden tam anlamıyla yararlanması, hakkını araması veya adalete erişmesi güçleşir. Bu nedenle insan hakları ile ekonomi arasındaki bağ, görmezden gelinemez” ifadelerini kullandı.
Tekin açıklamasını, Türkiye’nin hem ekonomik hem demokratik standartlarını yükseltmeye dönük yeni bir anlayışa olan ihtiyacı vurgulayarak tamamladı:
“İnsan haklarının korunması; hukuki, siyasi ve ekonomik alanlarda aynı anda güçlü bir irade gerektirir. Karesi’den yükselttiğimiz bu çağrı, vatandaşlarımızın onurlu yaşam hakkını merkeze alan, adil ve şeffaf bir yönetim anlayışının tesis edilmesi içindir.”