|
Tweet |
Kelleci, insan haklarının yalnızca hukuki güvencelerden ibaret olmadığını; adil gelir dağılımını, fırsat eşitliğini, sosyal refahı ve insanca yaşam koşullarını da kapsadığını vurgulayarak, “Vatandaşlarımız ağır hayat pahalılığıyla mücadele ederken hazırlanan bütçenin bu gerçekliğe kayıtsız kalması kabul edilemez. Ekonomik güvencesi olmayan bir bireyin ifade özgürlüğü, adalete erişimi ve toplumsal yaşama katılımı fiilen sınırlanır” dedi.
Türkiye’nin uzun süredir derinleşen ekonomik sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirten Kelleci, bu tabloyu insan hakları alanındaki gerilemeyle birlikte ele almak gerektiğini ifade etti. “Hak ve özgürlüklerin korunması, demokrasi kültürünün güçlenmesi ve hukukun üstünlüğü; ancak şeffaf, adil ve toplumun ihtiyaçlarını önceleyen bir ekonomik düzenle mümkündür” değerlendirmesinde bulundu.
Kelleci, karar alıcılara yönelik çağrısında bütçe politikalarının toplumun gerçek sorunlarını çözmeye yönelik bir vizyonla yeniden şekillendirilmesi gerektiğini belirterek açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“10 Aralık, yalnızca bir farkındalık günü değildir; aynı zamanda vatandaşın onurlu yaşam hakkını esas alan bir yönetim anlayışının zorunluluğunu hatırlatan bir gündür. Türkiye’nin geleceği; hakların korunduğu, özgürlüklerin genişlediği ve ekonomik refahın adil şekilde paylaşıldığı bir düzene bağlıdır.”