|
Tweet |
Kanber, terörün sona ermesinin tartışmasız bir toplumsal beklenti olduğunu vurgulayarak, “Ancak mesele sadece silahların susması değildir. Asıl mesele, bu sessizliğin hangi siyasi ve hukuki zemin üzerine inşa edildiğidir. Devletin temel ilkeleri aşındırılarak sağlanmak istenen bir ‘sükûnet’, kalıcı barış değil, derin krizler üretir” dedi.
“Söylemle Gerçeklik Arasında Ciddi Bir Uçurum Var”
Sürecin kamuoyuna sunuluş biçimi ile sahadaki gerçekler arasında ciddi bir kopukluk olduğunu belirten Kanber, terör örgütünün geçmişten bugüne stratejik hedeflerinden vazgeçtiğine dair somut bir işaret bulunmadığını söyledi. “Fesih ve silah bırakma ifadeleri, içi doldurulmadığı sürece yalnızca bir algı yönetimidir. Devlet yönetimi, temennilerle değil, gerçeklerle hareket etmek zorundadır” değerlendirmesinde bulundu.
“Kapalı Kapılar Ardında Yürütülen Süreçler Güven Üretmez”
Kanber, sürecin şeffaflıktan uzak şekilde yürütülmesinin toplumsal güveni zedelediğine dikkat çekerek, “Milletin kaderini ilgilendiren konular, dar siyasi hesaplarla ve kapalı kapılar ardında şekillendirilemez. Bugün atılan her belirsiz adım, yarın telafisi zor sonuçlar doğurabilir” ifadelerini kullandı.
Açıklamasının sonunda İYİ Parti’nin duruşunu net bir dille ortaya koyan Kanber, şunları kaydetti:
“Bizim için esas olan, Cumhuriyet’in kurucu iradesi, üniter devlet yapısı ve milletin ortak geleceğidir. Devletin onurunu, milletin birlik duygusunu ve milli egemenliği zedeleyen hiçbir süreci kabul etmemiz mümkün değildir. Bu çizgiyi savunmak, siyasi bir tercih değil, tarihi bir sorumluluktur.”