|
Tweet |
Tekerek, “Çanakkale’nin Kepez ve Ayvacık bölgelerinden Bolu’nun Mudurnu ilçesine, Manisa’nın Soma ilçesine kadar uzanan yangın zinciri; tarım arazilerini, yerleşim yerlerini, ormanlarımızı ve ekonomik değerlerimizi ciddi şekilde tahrip etmiştir. Güzelyalı’da villaların tamamen yanması, havalimanının uçuşlara kapatılması, 84 vatandaşımızın denizden tahliye edilmesi ve onlarca kişinin dumandan etkilenmesi, yaşanan felaketin boyutunu açıkça ortaya koymaktadır. Manisa’da yürütülen adli soruşturma ve gözaltı, bu tür yangınların önlenebilir boyutlarını da ortaya sermektedir.” dedi.
“Risk Haritaları ve Erken Uyarı Sistemleri Öncelik Olmalı”
Tekerek, orman yangınlarının önlenmesinde kriz anındaki müdahaleden çok, risk öncesi planlamanın önemli olduğunu belirterek, “Yangın sezonu başlamadan önce risk haritaları hazırlanmalı, erken uyarı sistemleri güçlendirilmelidir. Yangın söndürme ekipleri teknik donanım açısından desteklenmeli, tatbikatlar düzenli olarak yapılmalıdır. Yerel yönetimlerle merkezi idare arasında koordinasyonun kesintisiz olması, yangınlara ilk müdahale süresini en aza indirecektir.” ifadelerini kullandı.
“Ormanlar Geleceğimizin Teminatıdır”
Tekerek, ormanların yalnızca ekolojik değil, sosyal ve ekonomik hayat açısından da vazgeçilmez bir değer taşıdığını belirterek, “Kaybettiğimiz her hektar orman, su kaynaklarımızı, tarımın verimliliğini, biyolojik çeşitliliğimizi ve iklim dengesini olumsuz etkiler. Yangın sonrası ağaçlandırma çalışmalarında yerli türlerin korunması, ekosisteme uygun rehabilitasyon planlarının uygulanması ve halkın yangın bilincinin artırılması artık ertelenemez bir görevdir.” değerlendirmesinde bulundu.
Süleyman Tekerek, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Orman yangınlarıyla mücadele, günübirlik çözümlerle değil; uzun vadeli, bilimsel ve kararlı politikalarla yürütülmelidir. Doğayı korumak, milletimizin geleceğini korumaktır. Bu anlayış, tüm yönetim mekanizmalarında hâkim olmalıdır.”
